Vitamin olarak bilsek de aslında bir ön hormon olan D vitamini vücutta birçok sistemin aktif çalışmasında etkili ve 2 bin’den fazla genin düzenlenmesinde rol oynar. Gıdalarla bir miktar alabilsek de asıl kaynağı güneş olan D vitamininin büyük kısmı cildimizde güneş ışınlarının etkisi ile sentezlenir. Ultraviyole B (UVB) ışınları D vitamininin en güçlü kaynağıdır. Gıdalardan ise en çok yağlı balıklarda (Somon, sardalya, uskumru gibi), yumurta sarısı, peynir, kefir, yoğurt ve mantarda bulunur.
Eksikliği birçok hastalığa fırsat veriyor
D vitamini halk arasında daha çok kemik sağlığında önemli olarak bilinse de vücutta birçok sistemin düzenli çalışmasında rol oynar. Bunlardan en önemlisi ise son dönemde Covid-19 salgını ile daha çok önemi anlaşılan bağışıklık sistemidir. Covid-19 enfeksiyonu öncesinde de son yıllarda D vitamininin, bağışıklık sisteminin aktif ve normal fonksiyonlarını göstermesi için vücutta yeterli düzeyde olması gerektiği birçok çalışma ile ortaya konulmuştu. Yapılan bu çalışmalar gösteriyor ki, vücudumuzda D vitamini düzeyi optimal seviyenin altında ise bağışıklık sistemimiz iyi çalışmadığından vücudumuz mikropların saldırılarına karşı daha savunmasız kalıyor ve özellikle çocuklarda çok sık tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları görülüyor. D vitamini düzeyi yetersiz olanlarda oluşan grip, nezle gibi enfeksiyonların daha uzun sürdüğü de çalışmalarla görüldü. Yine yapılan çalışmalarda, tüberküloz denilen verem hastalığına D vitamini eksikliği olan kişilerde daha sık rastlandığı anlaşıldı. İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde de D vitamini eksikliği olan kişilerin Covid-19 enfeksiyonunu daha ağır geçirdiği görüldü ve bu kişilerde yoğun bakım servisine yatış oranı daha yüksekti.
Koruyucu etkisi büyük
D vitamininin bağışıklık sistemindeki önemli rolü olan vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruması ile birlikte birçok kronik hastalığa (Fibromiyalji, tiroid hastalıkları, lupus) karşı da bizi korumaktadır. Multipl skleroz ve otizm gibi hastalıklarda D vitamini düzeyinin yeterli seviyede olması hastalığa karşı destek sağlıyor. Aynı zamanda insülin metabolizmasında da etkili ve insülin direncine karşı da bizi koruyor. Vücut ağırlığını düzenlemede de etkili olan D vitamininin obeziteye karşı da koruyucu olduğu yapılan çalışmalarla görüldü.
Mutluluk hormonu salgılanmasında da katkısı var
D vitamininin aynı zamanda beyinde mutluluk hormonu salgılanmasında da katkısı olduğu görülmüş ve depresyonu olan hastalarda D vitamini düzeyinin yükseltilmesi ile olumlu sonuçlar alınmıştır. Çağımızın vebası niteliğindeki kanserde ise yine D vitamini düzeyinin yeterli ve yüksek dozlarda tutulmasının bazı kanser hastalıkları için riski düşürdüğü gözlemleniyor.
D vitamininin ana kaynağı; güneş
Son yıllarda ilerleyen teknoloji ve değişen yaşam tarzı nedeniyle aslında farkında bile olmadan vücudumuzun D vitamini sentezini engelliyoruz. Hava kirliliği, cildimizi güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı korumak amaçlı kullandığımız güneş kremleri ve yanlış zamanlarda güneşlenmek D vitamini seviyesi yetersizliğinin ana nedenleri diyebiliriz. Çocuklar açısından bu duruma bakacak olursak, özellikle bebeklerde anne sütünde D vitamini çok düşük olduğundan ve doğarken de yeterli d vitamini depoları olmadığından dışarıdan D vitamini mutlaka alınması gerekir. Alınmadığında büyümekte olan bebeğimizde, başta bağışıklık sistemi olmak üzere birçok sağlık problemi görülebilir. Bebeklerde ve çocuklarda takviye olarak D vitamini kullanmanın yanında uygun saatlerde güneşlenmek de iyi olacaktır. D vitamini sentezi için en uygun saatler yaz aylarında öğlen 11.00-14.00 saatleri arasıdır. Kollar açıkta olacak şekilde 20-30 dakika güneşlenmek yeterli olabilir.
TEKNOLOJİ VE DEĞİŞEN YAŞAM TARZI D VİTAMİNİ SENTEZİNİ ENGELLİYOR
D vitamini daha çok kemik sağlığında önemli olarak bilinse de vücutta birçok sistemin düzenli çalışmasında rol oynuyor. Yetişkinler gibi çocukların da bağışıklık sistemine, sağlıklı büyümesine büyük destek olan D vitamininin seviyesini yükseltmek için neler yapılabileceğini Liv Hospital Vadistanbul Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kübra Cenkçi anlattı.
26 Haziran 2021 - 11:18
YORUMLAR