CHP İZMİR MİLLETVEKİLİ KANİ BEKO’NUN 25.11.2021 TARİHLİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNDA YAPTIĞI KONUŞMA ŞÖYLE:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, basınımızın ve bakanlıkların saygın temsilcileri; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Meslek hastalığı "Çalışanların, gerekli sağlık önlemlerinin alınmaması sonucu oluşan hastalığı." olarak tanımlanmıştır. İş ortamı sırasına maruz kalınan fiziksel ve kimyasal etkenler önemli bir rol oynamıştır. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, her yıl yaklaşık 2 milyon insan işe bağlı nedenlerle kaza ve hastalıklar sonucunda maalesef yaşamını yitirmiştir. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü üyesi olduğu hâlde 2002 yılından bu yana işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ILO kriterlerine uymadığı için 28 bin işçi iş cinayetlerinden maalesef ölmüştür. Bugün iş cinayetlerinde Avrupa'da 1'inci dünyada da 3'üncü sıradayız. Son dönemde ise coronavirüs nedeniyle ne yazık ki bu durum sağlık emekçileri açısından birincil bir sorun hâline dönüşmüştür. Dünyada pek çok ülke sağlık çalışanlarının coronavirüs nedeniyle hastalanması hâlinde bu durumun nasıl değerlendirileceğini, hangi işlemlerin yapılacağını, sağlık çalışanlarına ne tür haklar sağlanacağını açıklıkla ortaya koyan kararları derhâl almış ve uygulamaya koymuşlardı. Ülkemizde ise Sosyal Güvenlik Kurumu geçtiğimiz yıl Covid-19 konulu bir genelge yayınlamıştır. Söz konusu genelge ile coronavirüsün iş kazası veya meslek hastalığı sayılmayacağı kararı alınmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayınlanan bu genelge de bugüne kadar sürdürülen bu politika da doğru değildir. Bilinmelidir ki Covid-19 bulaşıcı bir meslek hastalığıdır ve ülkemizde de mutlaka öyle tanımlanmalıdır. Sağlık çalışanları Covid-19 virüsünü koltuklarında oturdukları için değil bu alanda çalıştıkları için, salgında en ön saflarda mücadele ettikleri için kapmışlardır hayatlarını maalesef kaybetmişlerdir. Yapılması gereken, işi teknik boyutlarla sürece yaymak yerine Covid-19 nedeniyle vefat eden ve fiilen sağlık hizmeti sunumuna katılan sağlık çalışanlarının ölümünün başlıca bir araştırmaya veya illiyet bağı tartışmasına gerek kalmaksızın doğrudan meslek hastalığı olarak kabul edilmesi ve bu kabule göre yakınlarına tazminat ödenmesi ve gelir bağlanmasıdır. Unutmayalım ki coronavirüs nedeniyle ülkemizde 500'e yakın sağlık emekçisi hayatını maalesef kaybetmiştir. Bu nedenle sağlık çalışanları ve riskli meslek grupları için, diğer birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 hastalığı acilen meslek hastalığı olarak tanımlanmalıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı tarafından birçok konuda yıllar içinde sözler verilmiş ancak yerine getirilmemiştir. Şimdi tekrar sormak istiyorum: Covid-19 neden meslek hastalığı olarak kabul edilmemiştir? Her yıl 1 milyona yakın emekçi meslek hastalığına yakalanmasına rağmen neden meslek hastalıkları hastanesi sadece 3 ilde bulunmaktadır. On sekiz ayda yaklaşık 8 bin doktor neden istifa etmiştir? 3600 ek gösterge neden verilmemiştir? Son dört yılda sağlık personeli alımı yapılırken engelli sağlık personeli ataması neden yapılmamaktadır? Pandemi döneminde 720 bin sağlık emekçisi görev bekliyordu, neden atamaları yapılmadı? Sağlık yönetimi bölümü Türkiye'de elli sekiz yıllık bir geçmişe sahip. 146 üniversitede eğitim veren, 100 binden fazla mezunu olan ve her yıl yaklaşık 20 bin mezun veren köklü bir bölüm olmasına rağmen yıllardır bu alanda neden hiç atama yapılmamaktadır?
YORUMLAR