Prostatın erkek üreme sisteminin bir bölümü ve idrar kesesinin altında bulunan küçük bir salgı bezi olduğu bilgisini veren Uygur, erken evrede yakalandığında tedavi edilebileceğine dikkat çekti. Risk altında olan erkeklerin kesinlikle 40 yaşından sonra PSA ölçümü ve prostat muayenesi yaptırmasının gerekliği olduğunu ifade eden Uygur, aile içinde prostat kanseri birey yoksa bu testlerin 50 yaşından sonra kesinlik yaptırılması gerektiğini belirtti.
Prostat kanserinin yanında prostat bezinin büyümesine de dikkat çeken Uygur, erkekleri zor durumda bırakan bu durumun da sık idrar sıkıştırması ve idrarı tam olarak boşaltamama olarak belirti verdiğini bildirdi.
Şikâyetlerin 40’lı yaşlardan sonra arttığını ifade eden Uygur, prostattaki büyümenin de yine bu dönemlerde meydana geldiğini söyledi. Hastaların çoğunlukla idrar akımının zayıflaması, sık sık tuvalete gitme isteği, tuvalette tam boşaltım yapamama, gece idrar sıkıştırmasıyla uykudan uyanma şikâyetleriyle hekime başvurduğunu vurgulayan Uygur, “Hangi nedenle olursa olsun üroloji polikliniğine başvuran 40 yaşın üzerindeki kişilerin muayenesinde ilk olarak, hastanın prostat kanseri olup olmadığının araştırılır” diye açıklamada bulundu ve kendine has bir belirtisi bulunmayan prostat kanserinin yalnızca ileri evredeyken, idrar yolunda sıkışmaya neden olabileceğine dikkat çekti.
Erkekleri tehdit eden prostat kanserinin, idrarda sıkışma ya da tam boşaltılamama gibi belirtiler verirken, erken döneminde herhangi bir belirti vermeden de meydana gelebileceğini vurgulayan Uygur, genel olarak geç dönemde ortaya çıkan şikayetleri şu şekilde sıraladı:

• İdrara çıkmada zorlanma,
• İdrar yaptıktan sonra idrar varmış hissi,
• Kesik idrara çıkma,
• Gece uykudan uyanıp sık idrara çıkma

Bunlara ek olarak Doktor Uygur, bazen hiçbir belirtinin olamayacağı konusunda da erkekleri uyardı.
Uygur, prostat kanserinin risk faktörlerine değinirken, kansere neden olabilecek durumlarında kesin olarak bilinmediğini vurguladı. Uygur, risk faktörlerinden bahsederken, yaşın en önemli risk faktörü olduğunu belirterek, prostat kanserinin 45 yaş altı erkeklerde nadir görüldüğü ve yaşlandıkça riskin arttığı bilgisini verdi. Aile öyküsünün de prostat kanseri oluşumunda etkili bir sebep olacağını vurgulayan Uygur, erkek kardeşinde ya da babasında prostat kanseri olan erkeklerin kansere yakalanma riskinin daha fazla olduğunu açıkladı. Uygur, kanserin risk faktörlerinden bir diğerinin de ırk olduğunu söyleyerek yapılan araştırmalarla Afrikalı Amerikalılarda, prostat kanserinin beyazlardan daha çok olduğunu aktardı. Risk faktörlerinden bahsederken Uygur son olarak diyet konusuna değindi ve “Hayvansal yağdan zengin ve et içeren gıdalarla beslenmek, bazı çalışmalara göre riski artırmaktadır” diye konuştu.