"Yaşayan bir müze olacak"
İzmir Lezzet Dergisi sahibi Sibel Önbaş ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İzmir'e Gastronomi Müzesi kazandırmak istediğini ifade eden Önbaş, İzmir sevdalılarının şehre bir borcu olduğunu söyledi.
Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Ege Üniversitesi Gazetecilik Halkla İlişkiler bölümünden 89 yılında mezun oldum. Mezun olduğum yıl itibariyle kurumsal firmalarda görev yaptım ve halkla ilişkiler uzmanı olarak çalıştım. Basın ile ilişkiler zaten her zaman vardı. Son 4 yılımı gastronomi alanına odaklamak istedim. İzmir Lezzet Dergisi bu konuda bir ilk oldu. Yanı sıra organizasyon işleri yapıyoruz, atölyeler devam ediyor. Danışmanlıklarım oluyor bazen firmalara. İzmirliyim, İzmir sevdalısıyım. İzmir Lezzet Dergisi yerel kalkınmayı, yereldeki üretimi ve gastronomi ile ilgili yapılan tüm faaliyetleri takip eden bir dergi oldu.
Neden İzmir Lezzet?
Ben deneyimli bir iletişim uzmanıyım meslekteki 30. Yılım. Yıllarım hep kurumsal iletişim ile geçti son 4 yılımı gastronomiye odakladım. Çünkü şuna inanıyorum; şehrin markalaşmasında gastronominin çok önemi var. İzmir’in mutfak kültürü çok zengin ve çok kültürlü bir mutfak olma özelliğine sahip. Yedi sekiz tane mutfağı İzmir’de bulabiliyoruz bunun getirdiği bir kültür zenginliği var. İzmir farklı kültürleri o kadar güzel bünyesinde barındırıyor ki çok farklı bir mutfak çıkmış ortaya. Buradan yola çıkarak bu bilgi birikimini dergiye aktarmak için yola çıktım.
Hayata geçirmeyi planladığınız Gastronomi Müzesi’nden bahseder misiniz?
İletişim uzmanı olduğum için bir hayal kurdum ve bu hayal ile şehre Gastronomi Müzesi kurmak istedim. Dergi de yazan çok kıymetli yazarlar var… Dr. Eren Akçiçek, Eren Hoca İzmir’de gastronomi kitapları ve yayınları anlamında bir cevher. Aynı zamanda dergilerimizin yayın kurulunda. Ayşen Nazlı’nın bir kütüphanesi var. 10bin kültür yemek kitabını içeren bir kitaplık, dünya da örneği yok. Alpay Bey var İzmir’in en eski lokantalarından biri Adil Müftüoğlu’nun sahibi. İzmir Profesyonel Aşçılar Derneği var onun başında Şamil Akşit var kendisi yine bu platformun içinde. Dokuz Eylül Gastronomi Bölümü var. Okulun başındaki Doç. Dr. Turgay Bucak var. İzmir sevdalısı olan Burçin Kipman var. Biz bir beyin takımıyız. İzmir sevdalısı farklı alanlarda çalışan insanlar olarak bir araya geldik ve en büyük hayalimiz İzmir’e bir Gastronomi Müzesi kazandırmak istiyoruz. Bu konuda her birimizin farklı özellikleri, farklı birikimleri var… Şehre hepimizin bir borcu var ve ben bu ekiple şehre bu misyonu kazandırma görevini üstlendim.
Gastronomi Müzesi’nde şuan hangi aşamadasınız?
Bu konuda belediyelere gittik kapılarını çaldık. Bize bir yer tahsis edilmesini istiyoruz çünkü bütün bilgi birikimimizi, malzemeyi içinde barındıracak bir mekana ihtiyacımız var. Bu arada biz buna müze dedik ama yaşayan bir müze olacak. İçerisinde atölyeler, workshoplar, restoranlar olacak ve içinde Dokuz Eylül gastronomi öğrencileri çalışacak aynı zamanda bir uygulama mutfağı olacak. Görüşmelerimiz hala devam ediyor. Buradan şehrin bürokratlarına, belediye başkanlarımıza seslenmek istiyorum. Bize bir yer tahsis edilmesi eksik kaldı onun dışında her şey hazır. Turistik anlamda da ziyaretçilerin çok dikkatini çekecek. Çok müzemiz var ama daha canlı ve hayatın içinden bir müze olacak. Böyle bir yolculuğun içindeyiz…
Son olarak Lezzet Haritalarını anlatır mısınız?
Lezzet Haritaları yapmaya başladık. Şehirde insanların doğru lokasyonlarda doğru lezzetlerle buluşabilmeleri için böyle bir çalışma yürüttük. İlk olarak Kemeraltı Lezzet Haritası oluşturduk. Özellikle şehre gelenler için Kemeraltını daha cazip hale getirmek istedik çünkü Kemeraltı çok önemli bir bölge. Otellere dağıtmak, fuarlarda değerlendirmek üzere Kemeraltı Lezzet Haritası’nı yaptık. Akabinde bir Bergama çalışmamız oldu ve Bergama için hazırladık. Yeme içme kültüründe insanları doğru noktalara yönlendirmek adına bir takım çalışmalarımız da devam ediyor. Sırada başka beldelerde var. Lezzet yolculuğumuza bu şekilde devam edeceğiz.