Sosyal fobi kabusunuz olmasın!

21 Ağustos 2019 - 17:47

Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, Sosyal fobinin kişinin hayatını olumsuz şekilde etkilediğini belirtti. Sosyal fobinin belirtileri arasında yeni insanlarla tanışmaktan kaçınma, toplu yerlerde yemek yiyememe, topluluk içerisinde konuşamama gibi nedenler mevcut. Uzmanlar tedavide aile desteğinin şart olduğunu belirtiyor.

Uzmanlar, en sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklar arasında yer alan ve tedavisi mümkün olan sosyal fobinin 13-20 yaşları arasında başladığını belirtti.
Sosyal fobisi olan kişiler, kalabalık ortamlarda bulunduklarında etrafındakiler tarafından olumsuz şekilde değerlendirileceklerini düşündüğünü söyleyen Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Başkaları tarafından tedirgin, yetersiz, sıkıcı, göz korkutucu pasaklı ya da sevimsiz biri gibi yargılanacaklarını düşünerek yoğun bir kaygı yaşar. Bu kişiler belirtili bir şekilde davranmaktan ya da görünmekten veya kızarma, terleme, kekeleme, bakakalma gibi kaygı belirtileri göstermekten yani başkalarınca olumsuz değerlendirilecek olmaktan yoğun bir şekilde kaygı duyar” dedi.
En belirgin belirtisinin kızarma ile başladığını dile getiren Taşkın kaslarda titreme ve çarpıntı şeklinde ortaya çıktığını da ifade etti. Özgenur Taşkın diğer belirtileri arasında, “Terleme, midede rahatsızlık, boğazda kuruma, sıcaklık veya soğukluk hissetme, kafada basınç olarak faklı belirtiler de bulunmaktadır” diye devam etti.
 
Taşkın: Küçük sosyal gruplarda yer almaktan çekinirler
 
Bu hastalığa sahip olan kişilerin çekindiği başlıca şeylerin topluluk önünde konuşmaktan ve yemek yemekten kaçınmak olduğunu belirten Özgenur Taşkın, sözlerine “Bu kişiler, herkesin birbirini görebildiği küçük sosyal gruplarda yer almaktan çekinirler. Yabancılarla konuşmaktan, yeni insanlarla tanışmaktan, toplu yerlerde yemek yemekten, toplum içinde telefon görüşmesi yapmaktan, küçük bir grup etkinliğinde yer almaktan, yetkili biri ile konuşmaktan ya da dinleyiciler önünde konuşmaktan kaçınırlar. Bu sayılanların hemen hemen hiç birini yapamaz ve yapmamak için bahaneler üretir. Bu kaçınma davranışı olarak da adlandırılmaktadır” diye devam etti.
 
Yetişme biçimi, genetik ve çevresel faktörler hastalıkta etkin
 
Taşkın, bireylerin beyinlerinde serotonin adı verilen kimyasal maddenin oranının normalden az olduğuna ilişkin bulguların var olduğunu söyledi. Çocuklukta yetişme biçimi ve çevresel faktörlerin etkili olduğunu da belirten Özgenur Taşkın, ailesinde ve akraba çevresinde sosyal fobi görülen kişilerin bu hastalığa yakalanma riskinin daha yüksek olduğuna dikkat çekti. Uzman Taşkın sosyal fobi erken ve geç ergenlik dönemine denk geldiğini bununda 13 ile 20 yaş aralığına tekabül ettiğini belirtti.
 
İlaç tedavisi ve psikoterapi uygunmakta
 
Hastalığın tedavi edilebildiğini belirten Taşkın İlaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi uygulamalarının bulunduğunu belirtti. Psikolog Özgenur Taşkın sözlerine, “Sosyal fobide ilaç tedavisi ve psikoterapi uygulanır. Hastanın durumuna göre bazen tek başına psikoterapi, bazen ilaç tedavisi uygulansa da genelde her ikisinin beraber uygulanmasında başarı daha yüksektir. Sosyal fobide en sık uygulanan terapilerden biri Bilişsel ve Davranışçı Terapi’dir. Bu psikoterapi türü, hastanın kaygılarının nedenini araştırmasına ve korkularıyla yüzleşmesine imkân sağlar. Araştırmalar, özellikle uzun vadeli bilişsel davranış terapisinin ilaçlardan daha etkili olduğunu gösteriyor” diye devam etti. Bunun yanı sıra aile desteğinin önemine işaret eden Taşkın, sözlerine “Bireyin izni doğrultusunda bu profesyonel desteğin, aile ile birlikte alınması tedavi ve terapinin olumlu sonuçlanması açısından faydalı olacaktır” diyerek son verdi.
Haber: Zeliha Ayşe Kara