Pastart Buluşmaları'nda tatlılar konuşuldu
PASTART İZMİR - Uluslararası Pastacılık, Tatlıcılık, Şekercilik ve Unlu Mamuller Festivali renkli etkinlikleriyle devam ediyor. Festivalin ikinci gününde Pastart Buluşmaları'na Türk Mutfağı'nı yurt dışına taşıyan en önemli mutfak tarihçilerinden biri olan Priscilla Mary Işın, Tahir Emiraslanov ve Nejat Yentürk konuk oldu.
Bravo sponsorluğunda gerçekleşen buluşmalarda mutfak tarihçilerini yerli, yabancı şefler bir araya geldi. Kültürpark’ta düzenlenen festival ikinci gününde de harika etkinlikleriyle ziyaretçilerine harika vakit geçirtiyor.
Priscilla Mary Işın, festival kapsamında yaptığı konuşmasında tarihin unutulan Osmanlı tatlılarına değindi. Zülbiye, memnuniye, demir tatlısı, peynirli baklava, helva-yıkahi, Kaygusuz Abdul’un şiirlerinde geçen mercimekli baklava, çağla badem, çam fıstığı, koruk, erguvan, yasemin, ebegümeci reçelleri, lofuk ya da diğer adıyla çevirme gibi tatlıların artık hiç yapılmıyor ya da çok az yapılıyor oluşuna değinen Işın, kahveden önce ikram edilen ve bir seremoniyle sunulan reçel çeşitlerinin de azaldığına dikkat çekti. Kayıtları tutmakta zorlandıklarını ifade eden Işın, Anadolu’da çok ciddi bir mutfak taramasının yapılması gerektiğini vurguladı. El yapımı Horoz Şekeri’nin son ustası, Bergamalı İbrahim Denizci, horoz şekeri sunumuyla Mary Işın’ın söyleşisine eşlik etti.
“YAŞAM KADINLARDADIR”
Azerbaycan tatlı kültürüne aktaran Tahir Emiraslanov ise Türk kültüründeki reçel ve tatlı geleneğinden bahsetti. Dünya reçel merkezini kurduklarını bildiren Emiraslanov, Azerbaycan’da menekşeden zeytine hemen her ürünün reçelinin yapıldığını belirtti. Bal meyvesi denilen bir geleneğin daha olduğunu aktaran Emiraslanov, tüm yaz meyvelerinin bala yatırıldığını ve kış için saklandığını söyledi. Yufkalı un helvasının ise ölüm hayrı olduğunu ifade eden Emiraslanov, “Bir kaşık un helvası yufka ile sarılır. Un helvası toprağı simgeler, yufka ise kefeni… Bu gelenek 12. yy’dan buyana sürdürülüyor. Nevruz bayramı da yaşamı simgeler” dedi. O gün, sadece kadınların yemek pişirdiğini ve mutlaka baklava yaptığını bildiren Emiraslanov, bunun sebebini, yaşamın kadınlarda olduğuna inanmalarına bağladı. Ayrıca, Türkiye’deki gibi baklava diliminin kesildiğini ve bu kesim şeklinin de aslında yaşamı simgelediğini vurgulayan Emiraslanov, reçel, pekmez ve helva ile bir Türk geleneği olan yufkanın Azerbaycan’da bugün de sıkça kullanıldığını ifade etti.
Buluşmaların koordinatörlüğünü yapan Nejat Yentürk ise kaybolan İzmir lezzetlerine değinerek, tatlı kültürünün tek tipleşerek, yok olmaya başladığını ifade etti.
“Tatlılarımızın tadı kaçmasın onlara sahip çıkalım” diyen Yentürk, İzmir usulü tahin helvasının artık bulunamadığını söyledi. Yentürk kaybolan tatlarla ilgili konuşmasına şöyle devam etti:
“Oysa ki; eskiden ihraç ederdik. Somata, kanela, sütlü börek, kurkubinya,zurnadakya venadir bulunan sübye, yok olan İzmir lezzetleri. Pudra şekerli poğaça da artık kalmadı. Lokma ise sahlepli mahlepli, karanfilli tarçınlı eski tarifi ile korunması gereken bir başka İzmir tatlısı” dedi. Yentürk bir de gurme tüyosu verdi. “Şambali’nin iyisi bakır tepside pişendir. Asıl adı da şamali’dir”