İzmirlilerle ilk kez buluştu
Gazeteci-Yazar İsmail Saymaz'ın, yeni kitabı 'Şehvetiye Tarikatı'nın İzmir'deki ilk imza günü gerçekleşti.
İmza günü İzmir Fuarı’nın Bayraklı Belediyesi standında gerçekleşti. ‘Şehvetiye Tarikatı’ ile ilk kez buluşan İzmirli kitapseverler etkinliğe yoğun ilgi gösterdi.
Ziyaretçiler tarafından büyük beğeni toplayan program sonunda Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Gazeteci-Yazar İsmail Saymaz’a teşekkür plaketi takdim etti.
Kitabında Türkiye’de bulunan 400 tarikatı ele alan Saymaz, ”Bu tarikatlar denetlenmek zorundadır. Güçlerini denetlenmemekten, hesap vermemekten, herhangi bir soruya cevap vermemekten alıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik, sosyal hukuk devleti olmanın gereğini yaparak, bunların ne kadar malı, mülkü, parası olduğunu, faaliyet alanlarını bilmek, sınırlamak ve kontrol etmek zorundadır” ifadelerine yer verdi.
ŞEYHLER CEO HALİNE GELDİ
Kanunun herkese eşit işlemesi gerektiğinin altını çizen Yazar Saymaz, “Tarikatlar günümüzde çok zenginleşti. Kendi ekonomilerini kurdular. Bugün itibariyle tarikatların yatırımları ahirete değil, dünyaya dahildir. Hepsi zenginleşti. Hepsinin bir medya organizasyonu, iş adamları örgütü, hastaneleri ve okulları var. Özellikle de inşaata yönelmiş durumdalar. Hepsi kamu yararına çalışan örgütler statüsündeler. Tarikatlar holdingleşirken şeyhler de CEO haline geldi. Bakmayın siz sarıklı cübbeli olduklarına bunların tamamı aslında dünya yatırımlarıyla meşgul birer CEO'durlar. Bunların dergahlarına gidenler de birer müşteridirler ve onların tarikattan beklentileri ticari yatırım ve mal, mülk kavgasıdır. Böyle dev bir ekonomi doğarsa, böyle yerlerde de kayıt dışı üretim doğacaktır. Bu ekonomik düzlemde merdiven altı tarikatların doğması kaçınılmazdır. Çünkü bunlar, onların oluşturduğu çıkardan, büyük pastadan, yarattığı güçten yararlanmaktadırlar” diye konuştu.
Kitabı işlevini ve kimliğini yitirmiş olan laik Türkiye Cumhuriyeti'ne seslenmek için yazdığını belirten Saymaz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tarikatlar sahtesine, gerçeğine, aslına merdiven altına bakılmadan denetlenmek zorundadırlar. Bu gücü denetlenmemekten, hesap vermemekten, soru sorulmamaktan, herhangi bir soruya cevap vermemekten alıyorlar. Denetlenmek zorundalar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti onların ne kadar mülkü olduğunu, para akışı olduğunu, mensubu olduğunu bilmek ve denetlemek zorundadır. Faaliyet alanlarını bilmek, denetlemek, sınırlamak ve kontrol etmek zorundadır. Kamu alanları tarikatların istismar edeceği, mürit devşirebileceği alanlar olmaktan çıkarılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin özgür insanları, tarikat mensuplarının gözlerini kapayıp, bir karanlık belirsizliğe kendilerini teslim ettiği o karanlığa teslim edilemez ."