Dengeli beslenmek diyabet için önemli
Dünyada ve Türkiye'de diyabetli sayısı her geçen gün artıyor. Veriler ise yalnızca Türkiye'de yaklaşık 11 milyon insanın diyabetle mücadele ettiğini gösteriyor. Her yaştan bireyi cinsiyet ayırt etmeden yakalayan diyabet yalnızca diyabet olmakla kalmıyor birçok ciddi rahatsızlığa da kapıları açtırıyor. Diyetisyen Sibel Mumcu, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında, diyabet hakkında konuştu.
Mumcu, Türkiye’de ve dünyada en sık rastlanan hastalıklar arasında yer alan ve kronik bir hastalık olan diyabet için obezite, ailede diyabet öyküsünün olması, ilerlemiş yaş, hareketsiz yaşam ve stres gibi nedenlerin en önemli risk faktörü olduğunu belirtti. Ayrıca, diyabetin, kalp-damar hastalıkları, böbrek sorunları, göz-görme sorunları, ileri aşamalarda körlük, ayak yaraları, duyu kayıpları, yara iyileşmesinde gecikme, sık yakalanılan enfeksiyonlar, cinsel sorunlar, felçler gibi pek çok hastalığa neden olabileceğini kaydeden Mumcu, tedavisinde sağlıklı beslenmenin rolünün de çok önemli olduğunu aktardı.
Mumcu açıklamasının devamında, diyabetli hastalar için dengeli beslenme esaslarına uygun, bireyin vücut ağırlığı ve fiziksel aktivitesi dikkate alınarak hazırlanmış kişiye özel diyet planının çok önemli olduğunu bildirdi.
Karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral açısından dengeli, yüksek posalı besinler tercih edilerek düzenlenen diyet içeriğinin 4-6 arası (genellikle 3 ana, 2-3 ara) öğünde tüketilmesi gerektiğine dikkat çeken Mumcu, diyette glisemik indeksi düşük olan besinlerin seçilip, şeker ve şeker ilave edilen yiyecek ve içeceklerin, tüm hamur işlerin, hazır gıdalar ve her türlü tatlının beslenmeden çıkarılması gerektiğini söyledi. Mumcu, “Diğer besin grubu seçimleri ise ihtiyaca göre çeşitlendirilerek ve porsiyon kontrolü sağlanarak düzenlenmeli” diyerek, diyabetten uzak kalmayı sağlayacak ara öğün önerilerinde bulundu.
Bireylerin kendileri için uygun ve sağlıklı kiloya inip bunu korumaları gerektiğini dile getiren Mumcu, şeker ve şeker içeren yiyecek ve içeceklerin sınırlandırılması ve mümkünse tüketilmemesi gerektiğini belirtti. Mumcu, ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün, ilave şeker tüketimini günlük enerjinin yüzde 10’unu geçmeyecek şekilde önerdiği bilgisini paylaştı. Herkes için sorun olan tatlı isteğini karşılamak için doğru şeker kaynaklarını öğrenmenin ve onlara yönelmenin önemli olduğunu kaydeden Mumcu, “Meyveler ve süt, doğal ve basit şeker içermeleri yanında protein, vitamin, mineraller ve posada sağlarlar ve tüketildiklerinde tatlı isteğini baskılarlar. Bu nedenle şekerli yiyecek ve içecekler yerine taze-kuru meyveleri, süt, ayran, taze sıkılmış meyve sularını öncelikli tercih edebilirler. Ayrıca çay, kahve, bitkisel çaylar gibi gün boyu çok sık içilen içeceklere şeker eklememek, tüketimini kontrol etmek için kolay bir yoldur” diye konuştu. Hazır gıdalar, kek, çörek, pasta, kurabiyeler, çikolata, cips, gofret, bisküvi gibi atıştırmalıklardan da uzak durulması gerektiğini söyleyen Mumcu, bunların yerine kuru meyve, ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişlerin, mevsiminde taze meyvelern, haşlanmış veya çiğ sebzelerin, yulaf ezmesi veya tam tahıllı gevreklerin, süt, peynir ve yoğurdun tercih edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.