Bitmeyen büyük acı… Kerbela
Muharrem Ayı'nın gelmesi ile Aleviler, şehit edilen Hz. Hüseyin (R.A.) ve Ehlibeyt mensubu kişilerin acılarını hissetmek adına Matem Oruçlarını tuttular. Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin ile halifeliği zorla elinde tutan ve İslam'ı, zulümler için kullanan Emevi Halifesi Yezid arasında Irak'ın Kerbela şehrinde vuku bulan çarpışma, bu Matem Orucuna yıllardır sebep oluyor. Çarpışmadan bugüne, binlerce yıldır Aleviler ve yüreğinde Ehlibeyt sevgisi olan milyonlar Hz. Hüseyin'in yasını tutuyor.
Bu yılda geride bıraktığımız ve şu anda Aşurelerin kazanlarda kaynadığı bu güzel günlerde Munzur Eğitim Gönüllüleri Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Düzgün Bulut ile Matem Ayı Muharrem’i ve Hz. Hüseyin’i konuştuk.
Öncelikle Kerbala’da ne oldu bize açıklar mısınız?
İslam’ın 4. Halifesi Hz. Ali’ye karşı Muaviye’nin ordu toplaması ve hilafetini ilan etmesi ile İslam Hz. Ali ve Muaviye arasında ikiye bölündü. 661 Yılında Hz. Ali’nin bir suikast ile hayatını kaybetmesinin ardından Muaviye İslam’ın tek halifesi oldu. Bu süreçte Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in çizgisinde Hz. Ali’nin mirasçısı olabileceği düşüncesine kapılan Muaviye Peygamberin torunlarına çeşitli zulümler reva gördü ve oğlu Yezid’e biat etmeleri için İslam Devleti mensuplarına baskı yaptı. Ancak halk Yezid’e biat etmeyerek Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in hayattayken halifeliğe başkasının geçmesine razı olmadıklarını belirttiler. Ancak Muaviyenin vefatı ile Yezid zorbalık ile yönetimi ele geçirip, yayınladığı fermanlar ile Hz. Hasan ya da Hz. Hüseyin’e biat edenlerin idam edileceğini ve çeşitli zulümlere tabi tutulacaklarını duyurdu. Yezid, türlü hile ve oyunlarla Hz. Hüseyin’in çevresinde toplanan insanları kendi tarafına çekmeye başladı. Ancak Hz. Hüseyin; Ne olursa olsun insanların yanından ayrılmayacağını ve kendisini yalnız bırakmayacaklarını düşündü. Fakat Hz. Hüseyin etrafında sadece 70 kişi toplayabildi. Yezid’in Hz. Hüseyin’e savaş ilan etmesi sonrasında Hz. Hüseyin yanında ki 70 kişi ile Küfe’ye doğru yola çıktı. Yezid’in yolculuk esnasında gerçekleştirdiği saldırılarda Hz. Hüseyin’e tabii birçok isim hayatını kaybetti. Ancak Hz. Hüseyin bundan vazgeçmeyeceğini, kendisinin de hayatını kaybedebileceğini bildiği halde geri dönmeyerek Kerbela’ya ulaştı. Yezid ve ordusu ile karşılaşan Hz. Hüseyin’in beraberinde Hz. Peygamber’in eşleri, çocukları ve torunları bulunuyordu. Hz. Hüseyin henüz kundakta olan oğlu Ali Asgar için Yezid’in ordusundan su istemiş ancak Yezid, en iyi okçusuna yanına alıp Ali Asgar’ı şehit etti. Hz. Hüseyin’e türlü acılar yaşatan Yezid, Peygamber ocağının tüm mensuplarına türlü işkenceler ve katliamlar gerçekleşti.
Peki, Binlerce Yıdır Süren Yas’ın Nedeni Nedir?
Kerbela’da katledilen ve mübarek kafası bedeninden ayrılan Hz. Hüseyin’e reva görülen bu kader, İslam Tarihine işlenen bir kara gün oldu. Şehitler Efendisi Hz. Hüseyin’in mübarek kafası Yezid’in sarayında günlerce sergilendi. Hz. Hüseyin’in şehadetinden sonra İslam, Yezid’e teslim edilmiş, Peygamber’in birçok sahabesi katledilmiş, Peygamberin hanesine mensup birçok kadına türlü pislikler yapılmış, Peygamberin kanından olan tüm erkekler katledilmiştir. Kendisini Peygamberin halifesi olarak gören Yezid, Peygamberin ailesine karşı düşmanların dahi yapmayacağını yapmış ve Peygamberin ailesini yok etmiştir. Aleviler ve kalplerinde Ehlibeyt sevgisi olan milyonlarca insanda Peygamberimizin torununa ve ailesine reva görülen bu haksızlığın acısını binlerce yıldır yüreklerinde yaşıyorlar. Dövülen dizler, söylenen deyişler, akan gözyaşları binlerce yıldır Efendimizin torununun kanıyla ıslanan Kerbala’nın uçsuz bucaksız çölünün ateşini dindirmeye yetmedi.
Aleviler, tuttukları bu oruçlarda neden su içmiyorlar?
Oruçlarda sahurun olmaması, Hz. Hüseyin’in susuz şehit edilmesinden dolayıdır. Yolculuk süresince Hz. Hüseyin susuz seyahat ediyor ve su bulduklarında da Yezid’in ordusu ile karşılaşıyorlar, su içmeden şehit oluyor Hz. Hüseyin. Matem ayı boyunca su içmeyen Aleviler, binlerce yıldır Hak diyerek Hukuk diyerek Peygamberimiz ve Peygamberimizin hanesine reva görülen bu zulmü anmaya, anlamaya ve unutmamaya devam ediyor.
Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi “Alem sanar ki Kerbela’da suya hasret can verdi Canım Hüseyin’im, Yok… Su değil haktı onun istediği… Haktan vazgeçseydi Fırat’ta onun olurdu Dicle’de… Ama o hak dedi. Kevser’i seçti. Hak yoksa Fıratta Dicle’de zehir olur”